14 yaşındaki Kürt çocukları
Hakkâri’de 14 yaşındaki Seyfi Turan’ın bir polis tarafından dipçikle kafasının kırılması ve komaya girmesi Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı dahil yetkililer bu insanlık dışı görüntü karşısında harekete geçmek zorunda kaldılar.
İyi de oldu. Çünkü bu bölgede gösteri yapan Kürt çocuklarının yaşadıkları belki bu vesileyle gündeme gelir. Aylardır, yıllardır bu bölgenin avukatlarının çocukların gördüğü kötü muameleye dair söylediklerini kimse duymuyordu. Avukatlar, çocukların Terörle Mücadele Yasası nedeniyle büyüklerle aynı cezaevine konulduklarını, çocuk mahkemeleri yerine özel görevli ağır ceza mahkemelerinde yargılandıklarını söylüyorlar, şikâyet ediyorlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açıyorlardı.
Bütün bu gelişmelere geçenlerde Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu’nun verdiği bir karar tuz biber ekti. Bu karara göre “PKK çağrılarına göre yapılan mitinge katılan herkese örgüt üyesi gibi ceza verilmesi” gerekiyordu. Bu arada Diyarbakır, Adana, Gaziantep ve Şırnak’ta 251 çocuk hakkında ‘örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ten dava açıldı. Sürecin son mahkûmu da Adana’da yaşayan 15 yaşındaki Y. G. oldu. Y. G.’ye bu gerekçeyle önce 7.5 yıl sonra 3 yıl 45 gün hapis cezası verildi.
Bu kararlar nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi mahkûm etmeye devam ediyor: 15 yaşındayken, ‘yasadışı örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla tutuklanan ve 5 yıl cezaevinde yatan Oktay Güveç’e Türkiye’nin toplam 50 bin avro tazminat ödemesine karar verildi. Cezaevindeyken üç kez intihara kalkışan Güveç bir hastaneye de nakledilmemişti.
Çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanmaması ve büyüklerle aynı cezaevinde yatırılması, tam anlamıyla hukuk dışı. Eski Ankara Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Türkay Asma bu konuda şunları söylüyor: “Asıl ortalığı karıştıran Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu’nun kararı oldu. Bu karardan sonra peş peşe davalar açıldı ve cezalar da verildi. Tamamen polis tutanaklarına göre açıldı bu davalar. Bu tür eylemler nedeniyle çocuklar hakkında böylesine bir suçtan 20 yıla yakın cezalar istemek bu çocukları çıktıktan sonra dağa kaydıracaktır.”
Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk konuyu şöyle yorumluyor: “Yasa hükümleri bu doğrultuda olduğu için davalar açılabiliyor. Bu eylemlere katılan çocuklar uyarılabilir. Çünkü mahkemeye gidip cezaevine girdiğinde bir süre sonra militan olarak çıkabiliyorlar. Cezaevlerinde bir çeşit eğitim sürecinden geçiyorlar. Bu kurallar uygulanırken, durumun siyasi ve sosyal yönü de düşünülerek katı bir biçimde uygulanmaması gerekir.”
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nden avukat Canan Atabay uygulamanın insanlık dışı ve hukuk dışı olduğuna dikkat çekiyor: “Bu çocukları Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, hem Anayasa’ya, hem Ceza Yasası’na, hem Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne, hem de Çocuk Koruma Kanunu’na aykırıdır. Terörle mücadele amacı çocuk olmanın da önüne geçiyor, her şeyden önce geliyor.”
***
Mardin Kızıltepe’de babasıyla birlikte polis kurşunuyla öldürülen Uğur Kaymaz 13 yaşındaydı. Kaymaz’ı öldüren polislerin nasıl yargılandığının yahut da yargılanamadığının öyküsünü okursanız, Güneydoğu’daki ‘hukuki’, ‘idari’ durumu anlayabilirsiniz.
Hakkâri’de Sefer Turan’ın kafatasını kıran polis dipçiği tesadüf değildir, o polis gökten inmiş değildir. Bu olay, belirli bir devlet siyasetinin kaçınılmaz sonucudur. Zaten hemen her gösteride benzer olaylarla yüz yüze geliniyor.
Devlet yetkililerinin tepkinin artması üzerine konuya eğilmiş olmaları olumlu. Özellikle ve öncelikle hükümeti çocuk davaları üzerine verilmiş mahkeme kararlarını incelemeye çağırıyorum. Neden kanun değiştirilmiyor? Neden çocuklar büyüklerle aynı cezaevinde kalıyorlar ve onların yargılandığı kanunlarla yargılanıyorlar?
Bu kanunların bizi götürdüğü yön, Avrupa Birliği değil dehşet birliğidir.
Son olarak objektif bir bilgi verelim: 14 yaşındaki Kürtler çocuktur ve bu ülkenin vatandaşıdır.
RADİKAL
YAZIYA YORUM KAT