100'üncü yıldönümü dolayısıyla bir Lozan aşkı patladı..
Bunlar emperial dünyanın dünyaya bakış açısına ayarlanmış beyinler.. İçinden çıktıkları Müslüman halkı düşman bilen dünyaya, 'Biz sizin bildiğiniz o Müslümanlardan değiliz.. ' mesajından veren ve onlardan itibar dilenen 'yığın'lar..
Selahaddin E. Çakırgil’in yazısı:
Amaniiin.. 100'üncü yıldönümü dolayısıyla bir Lozan aşkı patladı..
Yetişin a dostlar, mantık mıntıkalarında yangın vaaar!..
Hattâ son bir yıldaki ve hele de son seçimler sırasındaki gizli fırıldakçılığıyla, kendi tarafdarlarını bile hayretlere giriftar eyleyen bir siyasî lider de, 24 Temmuz gününün 'ulusal bayram' ilân edilmesini bile istedi..
İstanbul'da bir partinin il başkanlığını yapan birisi, daha düne kadar M. Kemal'i 'Atatürk' diye anmadığı için baskılar altında, 'Mâdem ki, istiyorsunuz ve mutlu olacaksanız, aha da diyorum..' diyen bir hanım siyasetçi de, şimdi o eğilmeyle kalmamış olmalı ki, 'Lozan'a karşı olanlar, Atatürk'e ve Cumhuriyet'in kurucu kadrolarına ve değerlerine düşmanlık etmektedirler..' buyurmuş..
Hele KK Bey'in, Cumhuriyet'in okullarında okuduğunu da vurgulayarak öyle bir Cumhuriyet güzellemesi vardı ki, Osmanlı'ya çatmadan olmazdı..
Eğer öyleyse, M. Kemal de zengin olmayan, hattâ fakir sayılabilecek bir aileden geldiği halde, Osmanlı yönetiminde paşalık gibi bir asker için ulaşılacak en yüksek rütbelere geldiği için, kendisinin okumasını sağlayan mektepleri kuran Sultan 2. Abdulhamîd'e veya kendisine en yüksek makam, rütbe ve yetkiler veren ve 1922'lerin sonuna kadar yazışmalarında 'Fahrî Yaver-i Hazret-i Şehriyarî Mustafa Kemal..' imzalarını kullandığı Sultan Vahiduddin'e gece-gündüz yatıp kalkıp dua etmesi gerekmez miydi?..