1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. 100. Yıl Üniversitesinde Suriye Konferansı
100. Yıl Üniversitesinde Suriye Konferansı

100. Yıl Üniversitesinde Suriye Konferansı

Yüzüncü Yıl Üniversitesinde Suriye’ye “İnsani ve İslami Bakış” konulu bir konferans düzenlendi.

12 Nisan 2013 Cuma 12:46A+A-

Genç Hekimler Topluluğu ve Düşünce ve Medeniyet Topluluğunun birlikte organize ettiği  program Cengiz Andiç konferans salonunda İHH Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Oruç’un sunumuyla gerçekleştirildi.

Program, Topluluk temsilcilerinin selamlama konuşması ve sinevizyon gösterimi ile başladı. Daha sonra söz alan İHH Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Oruç, Suriye İntifadasını genel çerçevesi itibariyle anlatarak konuya girdi. Suriye bugün Bosna’yı Filistin’i geçmiş bir durumdadır dedi. Oruç konuşmasında Suriye içerisindeki yardım faaliyetleri hakkında da bilgi verdi ve bağlantılı olarak Mavi Marmara İnsani Yardım gemisine saldırı olayı ve sonrasın gelişen süreç hakkında bilgi verdi.

Hüseyin Oruç’un konuşmasından özetle; Biz Müslümanlar olarak şu süreçte çok politik konuşmaya başladık. Hep fotoğrafın büyüğünü görmeye çalışmaya başladık. Diğer yardım kuruluşlarıyla birlikte uzağımızda bir insanlık dramı yaşandığında Somali’de Pakistan’da veya Van’da bu kardeşlerimize yardım etmek için koşup gelmişiz ve hiçbir siyasi bir şey gözetmemişiz, fakat Suriye’de durum bundan çok farklı dedi. Oruç, İHH olarak kuruluşumuzdan bu yana nerede bir kriz bölgesi nerede bir insani yardım ihtiyacı olduysa siyasi veya sosyal ortam ne olursa olsun biz oralara ulaşmaya çalıştık en azından karıncanın şahitliğini ortaya koymaya çalıştık ve safını belli etmiş bir ekip olarak olayın ilk gününde bu yana Suriye’deyiz. Evet Suriye bir insanlık dramı arkasında bir çok sıkıntılar, problemler, siyasi görüşler var ama bir sonuç var 70binden fazla Müslüman kardeşimiz şehid edildi bunların 3 binden fazlası çocuk 5 bine yakını kadın diğerleri de olaylarla ilgisi olmayan masun insanlar.

Oruç konuşmasına; 3 yıl önce başlayan olaylar Tunus’ta, Mısır’da Libya’da ne olduysa Suriye’deki insanlarda benzerini istedikler. Suriye de ki insanlarla diğerlerinin hiçbir farkı yok. Suriye halkı yaklaşık 1 yıl boyunca hiçbir şekilde silahlı mücadeleye girişmedi diyerek Ama ne zaman kadınlar çocuklar katledilmeye, şehirler bu hale getirilmeye başlandı mecbur kendinizi korumak zorundasınız. Çocuklarınız testereyle kesildiği zaman kimse hak hukuk itidal beklemiyor birileri sizleri toprağa gömüp sırf başınız dışarıda kalıp sonrada Allah Esed denmeye zorlandığınızda demediğinizde de gömülüp öldürüldüğünüzde bunuda herkesin seyrettiği ortamda artık her şeyin doruk noktasına geldiğini belirtti.

Suriye halkına o kadar çok vaadlerde bulunuldu onlarda sandılar diğer devrimlerde olduğu gibi dünya halkı direnişçilerin yanında duracak ve bir an önce bu diktatörden kurtulmuş olacaklar Şu anda baktığımızda hiçte öyle olmadı diyen Hüseyin Oruç, Soruyorum Suriye’de olanlarla Libya’dakilerin Mısır’dakilerin ne farkı var. Suriye’de ki insanlar şimdi soruyor Libya’nın petrolü zenginliği vardı onun için oraya gittiler bizim bir şeyimiz yok buraya gelmediler mi diyorlar. Burada Batının gelmesi meselesi değil asıl Müslüman coğrafyalardaki bazı devlet ve kuruluşların farklı bir tavır sergilemesidir. Bosna’dan bu yana mücadelelerin içerisinde dışarıdan en az desteği olan mücadele Suriye Direnişidir. Birçok noktada manipüle ediliyor fakat bizim gördüğümüz Suriye’nin her tarafında yardım faaliyeti yürütüyoruz ve tanışıklarımız var durum asla onların anlattığı gibi değil. Durum kendi evlerini barklarını ırz ve namuslarını korumak için daha öncesinde eline silah almamış kullanmasını bilmeyen insanlar kimisi öğretmen kimisi doktor veya manav bu insanlarla başladı direniş ve Suriye’nin öz evlatlarıdır bunlar.

Direnişin sahibi Allah’tır bize düşense oradaki kardeşlerimize sahip çıkmak emanetlerini iyi koruyabilmektir. İran’ın bahsettiği Direniş hattına da değinen Oruç eğer Mescid-i Aksa özgür olacaksa bu öncelikle Esed’in devrilmesinden geçer. dedi

Suriyede insani boyut tam bir trajedi içerisinde 70 bin ölü ki bu BM’nin verileri de değildir BM sahada da yoktur bizlerde ve bazı kuruluşlardan aldıkları bilgiler doğrultusundadır. Kaybolan insanların sayısın 100 binin üstünde hapishanelerde olduğu bilinenlerin sayısı 200 binin üzerinde ve hapishane şartları çok korkunç şartlar hiçbir yerde görmediğimiz hiçbir şekilde dinlemediğimiz işkencelerin yapıldığı ortamlarda bu 200 bin kişi tutuluyor. Filistinden gelen bir arkadaşa sorulmuş İsrail hapishanelerinde olanlarla Esed’in hapishanelerinde olanları değiştirsek Filistinliler böyle bir şeyi kabul ederler mi diye Kesinlikle kabul etmezler. Bugün Suriye’nin hapishanelerinde yaşanan işkenceler hiçbir zaman hiçbir hapishanede olmadı.

Yürüttüğümüz çalışmalarla da Allah’a hamd olsun birçok kardeşin çıkmasına vesile olduk Onlardan dinlediğimiz yaşanmışlıkları da çok fazla dışarıda paylaşamıyoruz çünkü durum hala devam ediyor. Kaybolanlarında birçoğunun hayatta olmadığını düşünüyorum hapishanelerdeki sayınında bu belirtilen rakamların çok çok üstünde. Üçüncü ülkelere göç edenlerin sayısı 1 milyonu aşmış durumda bunlar kayıtlı olan muhacir sayıları birde kendi imkânlarıyla gelip Türkiye’de Ürdün’de veya başka ülkelerde yaşamlarını sürdürenler kayıtlı olanlardan daha fazladır. Suriye içerisinde ki durum ise 3 milyon ev hedef alınmış 8 milyondan fazla insan evini kaybetmiş 15 milyon insan işsiz ekonomi çökmüş durumda geçen yıl tarım yapılamamış tamamıyla dışa bağımlı yardımla yaşayan yardımda çok zor şartlarda ulaştırılabilen bir konuma gelmiş durumda gördüğümüz manzara Bosna’dan da Çeçenistan’dan da Afganistan’da da hiç aşağı değil bir çok noktada daha sıkıntılı daha problemli bir ortamla karşı karşıyayız.

Her hangi bir kriz veya savaş durumunda toplumun ihtiyaçlarını karşıladığı yerler dokunulmaz yerlerdir ve dokunulduğunda savaş suçu kabul edilir fakat Suriye ye baktığımızda hastanelerin tamamı vurulmuş merdiven altı tabir edilen anestezinin bile olmadığı şartlarda ameliyatlar gerçekleştiriyor, son dönemde vurulan fırın sayısı 200ün üzerinde o fırınlarda sıra bekleyip evine ekmek götürmek için çırpınan insanlar hayatlarını kaybediyorlar.

Hiçbir şekilde hiçbir yardımın sadece Müslüman ülkeler arasında değil tüm dünya ülkelerinde nezdinde insani yardımın sınırının olmadığını biz Mavi Marmara ile söylemiş ve ispat etmişiz. Bugün Esed’de aynısını söylüyor İsrail’de dün bugün söylemeye devam ettiği şeyde Suriye de bu sınırlar içine kimse yardım getiremez ve bütün dünya devletleri de bunu dinliyor bir tarafta Esed’i katil olarak söylüyorlar itibarını meşruiyetini kaybetti diyorlar öte taraf da ise 1 milyar dolar para topluyorlar ve bunu Esed’e teslim ediyorlar. Bu tür komik şeyleri dünya oynamaya devam ediyor Türkiye sınırlarının açmış insani yardımın önünde engel yok diyor ama dünyanın her tarafında gördüğümüz yardım kuruluşları suriyede yoklar. İçerde bir elin parmağını geçecek kuruluş yok uluslararası manada ise sadece İhh var diyerek Suriyeli Direnişçilere Allah’tan yardım istiyerek konuşmasını tamamladı.

Program öğrencilerde gelen sorulara verilen cevapların akabinde sona erdi.

Haksöz Haber / Tayfur Bayraklı

img_0145.jpg

img_0157.jpg

HABERE YORUM KAT