10. Yılında Aliya'nın Hayatı ve Mücadelesi
Aliya İzzetbegoviç, vefatının 10. yıl dönümünde Bosna başta olmak üzere tüm Müslüman ülkelerde özlemle anılıyor.
Yaşadığı bütün zorluklara rağmen Bosna-Hersek'i bağımsız bir devlet yapmayı başaran, en zor anında halkının bir ''baba'' gibi etrafında kenetlendiği, derin bilgi birikimiyle ''Bilge Kral'' adıyla anılan Aliya İzzetbegoviç, ebediyete intikalinin 10. yıl dönümünde ülkesinde özlemle anılıyor.
GENÇ MÜSLÜMANLAR TEŞKİLATINI KURDU
Bosna-Hersek'in batısındaki Bosanski Şamac kentinde, 1925 yılında dünyaya gelen ve babaannesi Üsküdarlı bir Türk olan Aliya İzzetbegoviç, II. Dünya Savaşı boyunca faşist ve çetnik ideolojiye, daha sonra ise komünist ideoloji ve uygulamalarına karşı mücadele etti. İzzetbegoviç, II. Dünya Savaşı yıllarında Boşnaklar'ı yaşanan biyolojik ardından da manevi soykırımdan korumak için Mladi Müslümani (Genç Müslümanlar) isimli, kolej ve üniversite öğrencilerinden oluşan teşkilatın kurucusu oldu.
''İSLAM MANFİFESTOSU'' ADLI BİLDİRGEYLE DİKKATLERİ ÜZERİNE ÇEKTİ
İlk kez 1946 yılında tutuklandı ve 1949 yılına dek hapiste kalan İzzetbegoviç, daha sonra 1970'li yıllarda kaleme aldığı ''İslam Manfifestosu'' adlı bildirgesiyle dikkatleri üzerine çekti. İslam coğrafyasındaki tüm Müslümanlara "İslam Manifestosu" ile hitap eden İzzetbegoviç, öncelikli olarak özgürlük, İslami düşüncenin çağımızda yeniden canlandırılması ve yaygınlaştırılması, günümüz Müslümanlarının vahim durumunun iyileştirilmesi, Batı ile İslam dünyasının ilişkisi, İslam ile diğer dünya dinleri arasında bağlantı kurulması, yeni bir medeniyetin nasıl inşa edileceği gibi konuları bu bildirgesinde derinlemesine işliyordu.
14 YIL HAPİS CEZASI ALDI
Eski Yugoslavya döneminde, "İslam Manfiestosu" nedeniyle, "bölücülük", "İslami devlet kurma" gibi suçlamalarla 12 Bosnalı aydınla birlikte 1983 yılında yargılann Aliya İzzetbegoviç, 14 yıl hapis cezası aldı. Foça kentindeki cezaevinde zor koşullarda hapis hayatını sürdüren Aliya İzzetbegoviç, 1988 yılının sonunda Yugoslavya hükümetinin ''sözlü muhalefet sebebiyle cezalandırılan bütün mahkumların serbest bırakılması'' kararıyla hapisten çıktı ve "ateşten gömleği" giydi.
HER ZAMAN HALKINA GÜVENDİ
Aliya İzzetbegoviç, Boşnaklar'ı kendi öz vatanlarında aşağılık duygusundan kurtarmak, siyasi arenada etkili olmalarını sağlamak amacıyla, 27 Mart 1990 tarihinde Demokratik Eylem Partisi'ni (SDA) kurdu.
Yugoslavya'yı oluşturan 6 Cumhuriyetten biri olan Bosna-Hersek'te 18 Kasım 1990 tarihinde yapılan ilk çok partili seçimlerde Aliya İzzetbegoviç'in genel başkanlığını yaptığı SDA, parlamentodaki toplam 240 milletvekilliğinden 86'sını kazanarak, seçimlerden güçlü çıktı. Aliya İzzetbegoviç, önce Slovenya'nın, ardından Hırvatistan'ın Yugoslavya'dan bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, "ya bağımsızlığı tercih edip bir bedel ödeyecek ya da o zamanki Yuoslavya'nın devlet başkanı olan Slobodan Miloşeviç'in ırkçı yönetimi altında kalacaktı". Aliya İzzetbegoviç, bu zor durumu her zaman büyük saygı duyduğu halkının tercihine bıraktı ve 29 Şubat ile 1 Mart 1992 tarihlerinde ülkede referandum yapıldı. Halkın yüzde 63'ü referanduma katıldı ve Bosna-Hersek'in özerkliği ve bağımsızlığı lehine oy kullandı, ancak Sırplar referanduma katılmadı. Referandumun ardından AB, 6 Nisan'da, ABD ise 7 Nisan 1992'de Bosna-Hersek'in bağımsızlığını tanıdı.
Aynı gün, Bosnalı Sırpların siyasi lideri ve halen Lahey'deki uluslararası savaş suçları mahkemesinde yargılanan Radovan Karaciç ile Lahey'de yargılanırken 2006 yılında ölen Slobodan Miloşeviç, Bosna-Hersek'e karşı savaş başlattı.
SAVAŞTA BOŞNAKLAR ONUN ETRAFINDA KENETLENDİ
Hızla gelişen savaş sürecinde, Bosna-Hersek Başkanlığı, Bosna-Hersek Cumhuriyeti ordusunu ve savaş hükümetini kurma kararı aldı. Kısa sürede organize olan Boşnaklar, merhum Aliya İzzetbegoviç'in etrafında kenetlerek, onunla birlikte bağımsızlığın ağır bedelini ödemeye başladı. Bugün Suriye'de yaşananların bir benzeri 1990'lı yıllarda Bosna'da yaşanırken, dünya Avrupa'nın ortasındaki katliamları görmezden geliyordu.
Evler, camiler, tarihi eserler yıkılırken, insanlar toplama kamplarında işkenceye tabi tutulurken, kadınlar sistematik tecavüzlere uğrarken, o acı yıllarda Devlet Başkanlığı görevini yürüten Aliya İzzetbegoviç, karşı tarafın sivillerine, kadınlarına asla dokunulmaması yönünde birliklerine emir veriyordu.
SAVAŞTAN SONRA ÜLKENİN KALKINMASINA ÖNEMLİ KATKILARDA BULUNDU
Birleşmiş Milletler'in koruması altındaki Srebrenita'da soykırım işlenirken Aliya İzzetbegoviç, direncini kaybetmiyor, halkına sabır ve direnmekten başka bir şeyin sözünü dünyanın ilgisizliğinden dolayı veremiyordu.
Avrupa'nın en büyük 4'üncü silahlı gücüne sahip Yugoslav ordusunun 3 yıl boyunca dize getiremediği Boşnaklar, savaşın lehlerine dönmeye başlaması üzerine uluslararası toplumun baskısıyla 1 Kasım 1995 tarihinde imzalanan Dayton Antlaşması ile Bosna Hersek'in sınırlarını korumayı başardı. Halkına uluslararası arenada tanınan bir devlet ve bayrak bırakan Aliya İzzetbegoviç, sağlık durumu kötü olmasına rağmen, savaştan sonraki dört yıl boyunca da savaşın yaralarının sarılmasına ve ülkenin kalkınmasına önemli katkılarda bulundu.
OĞLU BAKİR İZZETBEGOVİÇ ALİYA'YI ANLATTI
Merhum İzzetbegoviç'in oğlu olan Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi'nin Boşnak üyesi Bakir İzzetbegoviç, babasının bilinmeyen yönlerini anlattı. Bakir, Aliya İzzetbegoviç'in Boşnak halkının güvenine sahip olan bir lider olduğunu söyledi. Bosna'daki savaş sırasında babasının yanından ayrılmayan ve yaptıklarını dikkatlice takip eden oğul İzzetbegoviç, o günleri dün gibi hatırladığını belirtti.
Babası ile geçirdiği anılar arasında, çocukluk günlerinin ayrı bir yeri olduğunu vurgulayan İzzetbegoviç, sözlerine şöyle devam etti: ''İnsan, çocukken en iyi şekilde herşeyi ezberliyor. O günlere dair fotoğraflar, hala zihnimde canlı. Ömrünün son 15 yılında olduğu gibi, çocukluk dönemimde de kendisiyle çok yakındık. Onun cezaevinden çıktığı dönemden devleti yönettiği döneme kadar hiç ayrılmadık neredeyse. Tüm bunlar, tabiki benim siyasi kariyerime de ilham oldu. En zor dönemlerde, bir karar alınması gerekirken, onunla birlikte tarihi yakından gözlemleme, olumlu ve olumsuz tarihi karakterleri görme ve öğrenme imkanım oldu. Karar almanın zorluğunu yakından tecrübe etme fırsatım oldu. Bunu, kitaplarda bulamazsınız.''
Babasının, sıradan vatandaşların hayatlarını kolaylaştırmak, yaralarını iyileştirmek, ekonomiyi düzelterek halklar arasındaki barışa yönelik adımlar atmak arzusuyla dolu olduğunu söyleyen İzzetbegoviç, bugün, Bosna Hersek'te Aliya'nın eksikliğinin fazlasıyla hissedildiğini vurguladı.
İzzetbegoviç, sözlerine şöyle devam etti:''Yaklaşımı, karizması ve kendisine duyulan güvenle bugün eksikliği hissediliyor. O, Boşnak ulusunun sınırsız güvenine sahip bir bir insandı. Bir lidere güvenmek, zor zamanlarda ve zor durumlarda olur. Bugün, bu denli kapasiteye sahip ve kendini adamış bir insan bulunmuyor. Halk ona ve aldığı kararlara gözü kapalı bir şekilde inanıyordu. Ben de dahil olmak üzere, bugün Bosna Hersek siyasetinde halkın böylesine güvenine sahip olan bir siysetçi bulunmuyor.''
"ALİYA SAVAŞI SEÇMEDİ"
"Babasının ne ile hatırlanması gerektiği" sorusuna, İzzetbegoviç şu cevabı verdi: ''Aliya, savaşı seçmedi. Savaş olmaması için elinden gelen her şeyi yaptı. Yugoslavya toprakları paylaşılmaya başlandığında, Bosna Hersek'i parçalamak istediler. Biz, buna karşı çıktık. Bu adaletsiz savaş dayatıldığında ise, Aliya bunu en iyi şekilde yönetti. O, ordunun başarılı bir komutanı oldu. Ancak, eminim Aliya bununla hatırlanmak istemezdi. O, insanların çilelerini azaltmak için her şeyi yapan, insanların acılarını sona erdirmek için çalışan ve ülkesini savunmak isteyen bir insan olarak hatırlanmak isterdi. O, Bosna Hersek'te yaşayan etnik gruplar arasındaki kavganın bitmesini isterdi. Barış sürecinin başlamasını ve mümkün olan en az sayıda kurban verilmesini isterdi. O, barış insanı olarak hatırlanmak isterdi, savaş insanı olarak değil.''
TÜRKİYE'NİN ALİYA'DAKİ YERİ APAYRIYDI
Babası Aliya İzzetbegoviç'in kalbinde, Türkiye'nin apayrı bir yere sahip olduğunu ifade eden Bakir İzzetbegoviç, ''Aliya, tüm diğer Boşnaklar gibi Türkiye'ye karşı duygusal bağlara sahip bir insandı. Sizi seven birini siz nasıl sevmezsiniz? Türkler, her daim bizim yanımızda oldular. En zor dönemlerimizde, bizlere yardımcı oldular. Aliya'nın da Türkiye'de çok dostu vardı'' diye konuştu.
Bakir İzzetbegoviç, babasının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı ayrı bir sevgisi bulunduğunu belirterek, "Başbakan Erdoğan başkanlığındaki ekip Aliya'nın hayallerindeki ekiptir" dedi.
"BİLGE KRAL" ŞEHİTLERİN ARASINDA YATIYOR
Sağlık durumundan dolayı, Ekim 2000'de, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı görevinden çekilen Aliya İzzetbegoviç, 19 Ekim 2003'te saat 14.25'te hayata gözlerini yummuştu.
Merhum Aliya İzzetbegoviç, ömrünün son dönemlerinde kendisi için büyük bir anıt mezar yapıldığını öğrenmesi üzerine, devlet yetkililerini bu projelerinden vazgeçirterek, kendisinin şehitler arasında sade bir mezarda yatmak istediğini iletti. Bunun üzerine İzzetbegoviç, Kovaçi Mezarlığında kendisi için hazırlanan mezara defnedildi. Üstü "yıldız" görünümünde kubbe, çevresi ise "hilal" görünümünde süs havuzuyla çevrelenen mezarına her gün yüzlerce insan gelerek, merhum İzzetbegoviç ve oradaki şehitler için dua ediyor.
Mezarının hemen karşısında ise Aliya İzzetbegoviç'in adının verildiği müze bulunuyor. Müzede, İzzetbegoviç'in özel eşyası, kitapları, fotoğrafları teşhir ediliyor
Vefatından sadece 20 gün önce, hastaneden telefon aracılığıyla Bosna Hersek'in ünlü gazetecisi Senad Hacifeyzoviç'in sunduğu ''Centralni Dnevnik'' programına bağlanan İzzetbegoviç, buradaki konuşmasıyla tüm Boşnak ulusunu hüzünlendirmişti.
İzzetbeogiç, Hacifeyzoviç'e yeniden bir araya gelme konusunda şüpheleri olduğunu, ancak bunun artık hiçbir öneminin olmadığını söylemişti.
''BİLGE KRAL"DAN HALKINA "BİLGE ÖĞÜTLER"
-"Bize yapılan soykırımı unutursak bunu bir daha yaşamaya mecburuz, size asla intikam peşinden koşun demiyorum, ama yapılanları da asla unutmayın''
-''Nefrete nefretle cevap vermeyin. Bosna için nefret çıkmaz sokaktır. Nefret sadece bizim ruhlarımızı zedelemiyor, Bosna'nın özünü de zedeliyor''
-''İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah'a hesap verecektir''
TRT Haber
HABERE YORUM KAT