1 hedef başına 29 sivili öldürebilirsiniz!
Işın Eliçin, CIA’nın insansız hava araçlarıyla Ortadoğu’da gerçekleştirdiği katliamları ifşa etmeye çalışan Brandon Bryant’ı mercek altına aldığı yazısında, Marc Garlasco’nun “hedef başına 29 sivile kadar öldürmek serbestti” itirafını aktarıyor.
Işın Eliçin’in Karar gazetesinde yer verilen yazısı (1 Mart 2021) şöyle:
‘Bir çocuk mu öldürdük biz?’ ‘Hayır. Bir köpekti o’ İki ayağı üzerinde duran bir köpek!
ABD’nin SİHA (Silahlı İnsansız Hava Araçları) programında çalışan Brandon Bryant, düğmeye bastıktan sonra görüntüye giren “obje”nin ne olduğunu sordu merkeze. Gelen “köpek” cevabından sonra herşey dumana boğuldu. Bryant sonrasında “Bugün hangi s..tığımın ülkesinde hangi s..tığımın herifini öldürüyoruz beyler?” diyerek hayata devam etti. 2012’de yaşananları açıkladı ve emekli edildi. Öldürdüğü çocuğun görüntüsüyle her gün tekrar ölüyor.
Soğutucuların hava sıcaklığını 17 derecede sabit tuttuğu, kapısı güvenlik gerekçesiyle daima kilitli tutulan, penceresiz ve en fazla bir karavan kadar büyük olan konteynırın içinde iki kişiler.
Önlerinde 7’şer bilgisayar ekranı, 2’şer klavye, 1’er de joystick var. Tek bir tuşa basıp, 10 bin kilometre ötedeki bir canı, 16 saniye sonra alabiliyorlar.
Onlar emir kulu, onlar asker. ABD’nin New Mexico eyaletindeki askerî hava üssünde “kokpit” olarak tabir edilen bu konteynırlarda çalışanların emir-komuta zincirindeki görevi, Silahlı İnsansız Hava Araçları’nın (SİHA) “beynine” komuta etmek; vur emri geldiğinde tuşa basmak.
Bugün 35 yaşında olan Brandon Bryant, 2006-2011 arasında, kokpitte SİHA beynine komuta ederken “sadece emirleri” uyguladı. 5 yılda kaç kişi öldürdü, tam sayısını bilmiyor.
Ama 2011’de Afganistan’ın Mezar-ı şerif kenti yakınlarındaki bir köyde, sundurmasının altında iki keçi bulunan, tek katlı, düz dam, kerpiç bir evin duvarı dibinde öldürdüğü çocuğun hayali peşini hiç bırakmadı. O çocuk 10 yıldır her gece Brandon Bryant’ın rüyasına giriyor. Brandon Bryant 10 yıldır Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) tedavisi görüyor.
Brandon Bryant, Aralık 2012’de Alman Der Spiegel dergisine verdiği bir mülakatla, Amerikan ordusunun terörle mücadele adı altında Irak’ta SİHA kullanarak düzenlediği operasyonlarda Afganistan’da, Pakistan’da, Yemen’de, Somali’de, kamuoyuna açıklanandan çok daha fazla sivilin öldürüldüğünü ifşa etti:
“Vur emrini aldım ve sol elimle tuşuna basarak kerpiç evin düz damını lazerle işaretledim. Yanımda oturan co-pilot arkadaşım da joystick’in ateşleme tuşuna bastı ve evin üzerinde dolanan SİHA’dan bir Hellfire füzesi fırladı. Füzenin hedefi vurmasına 16 saniye vardı. SİHA’ya iliştirilmiş kızılötesi kameraların çektiği, uydu aracılığı ve 2 ila 5 saniye gecikme ile monitörlerimize yansıyan görüntüleri izliyorduk. Patlamaya 7 saniye kala hedef temizdi. Aksi durum olsa füzenin yönünü değiştirmek için hâlâ vaktimiz vardı. Ancak çocuk evin köşesinden patlamaya sadece 3 saniye kala fırladı.
Sonra ev çöktü, çocuk toz duman arasında kayboldu. “Bir çocuk mu öldürdük biz?” diye sordum arkadaşıma. “Evet, galiba” diye yanıtladı. Ekrandaki sohbet kutusuna “Bir çocuk muydu o?” diye yazdım. Komuta merkezinden biri “Hayır. Bir köpekti” diye yazdı. Görüntüleri geriye sarıp tekrar tekrar izledik. İki ayağı üzerinde duran bir köpek!!!”
Brandon Bryant bir kahraman değil. Cesur da değil. O çocuğu öldürdükten sonra, beş-altı ay daha kokpite girdi ve aldığı emirleri yerine getirmeye devam etti. Yine de, geç de olsa, vicdanının sesine kulak verdi. Bir daha geri dönmemek üzere konteynırı da, orduyu da terkettiği günü şöyle hatırlıyor: “Bugün hangi s..tığımın ülkesinde hangi s..tığımın herifini öldürüyoruz beyler? diyerek girdim odaya. Ağzımdan çıkanı kulaklarım duydu ve o çocuğu öldürdüğümüz günküne benzer bir mide bulantısı hissetim. Kokpitten çıktım”.
Brandon Bryant geçen ay annesi ile yaşadığı Missoula/Montana’da, yayımladığı bir Youtube videosu üzerinden, yolsuzluk yaptıklarını ileri sürdüğü belediye meclis üyelerini ölümle tehdit ettiği gerekçesiyle tutuklandı. Şimdi hapiste. Annesi 100 bin dolarlık kefalet ücretini bulabilmek için bağış kampanyası başlatmış. Brandon’ın sağlık durumunun daha da bozulmasından endişe ediyor. Belediye meclisi üyelerinden birkaçı da, SİHA operatörü olarak yaşadığı travma nedeniyle mazur görülmesi gerektiğini savunuyor.
6 yılda 6 bin uçuş saatine karşılık gelen kokpit mesaisi ardından, 26 yaşında “vazife malûlü” olarak işsiz kalan bu genç adam, vicdanına yük olan hadiselerin peşini bırakmayacağını biliyor: “Erkekler, kadınlar, çocuklar… Bu kadar çok insan öldüreceğimi hiç düşünmemiştim. İşin aslı kimseyi öldüremem sanıyordum...”
BRANDON BRYANT KİMDİR?
• 18 Kasım 1985, Missoula/Montana doğumlu.
• Gazeteci olmak isterken, ailesinin onu üniversitede okutacak parası olmadığı için orduya girdi.
• 2006-2011 arasında ABD hava kuvvetlerinde, astsubay kıdemli çavuş olarak SIHA operatörlüğü yaptı.
• 2011’de 26 yaşında ordudan malûlen ayrıldı.
BARACK OBAMA VE ‘BAŞKASININ ÇOCUĞU’
SİHA ŞAMPİYONU BAŞKAN
“Kaliforniya’dan joystick’le yapınca çok temiz bir iş gibi görünüyor. Ancak risk alıp teröristleri saklandıkları yerden çıkarmak ve yargılamak yerine, çevresindeki herkesle birlikte havaya uçurmayı seçtiğimiz için, sivil zaiyat engellenemiyor ve mesela 4 yaşındaki bir kız çocuğu füzelerle paramparça olabiliyor”.
“SİHA kullanımının istismara açık bir yöntem olduğu doğru. Ancak en nihayetinde meselenin özü şu: Ölen 4 yaşındaki çocuk, kimin çocuğu olacak? Amerikalı çocukların teröristler tarafından öldürülme olasılığını, bu yöntemle azaltıyoruz”.
Bu diyalog, MSNBC televizyonunda, sunucu Joe Scarborough ile konuğu Time dergisi köşe yazarı Joe Klein arasında, 23 Ekim 2012 sabahı geçti. Bir gece önce Beyaz Saray’daki ikinci 4 yılı için yarışan Demokrat Partili Başkan Barack Obama, Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney ile son televizyon düellosuna çıkmıştı. Obama’nın görevdeki ilk dört yılında düzenlenen SİHA’lı terörle mücadele operasyonlarının sayısı, selefi George W. Bush’un 8 yıllık iktidarı boyunca düzenlenenleri beşe katlamış, SİHA’ların öldürdüğü siviller o gece taraflara da sorulmuştu.
Obama halefinden daha fazla SIHA operasyonuna emir verirken, sivil ölümlerin kayıtlarda gerçek sayısından düşük durmasını sağlayacak bir yöntem de kullandı: Sivil tanımı, 18 yaş üstü erkeklerin tamamının “militan/terörist” olarak nitelemesiyle daraltıldı. Ancak “Usame Bin Ladin’i öldüren başkan” sıfatını kazanınca, ölen sivillerin lafı edilmez oldu.
“MAKUL DENGE”
1 hedef başına 29 sivili öldürebilirsiniz!
İnsansız savaş uçaklarının öldürme amacıyla kullanımı, çoğu zaman çatışma kurallarını düzenleyen mevcut hukuk kurallarının dışına çıkıyor; bu boyutuyla çok eleştiriliyor. Ancak bu SİHA operasyonları silahlı çatışmalarda ulusal ve uluslararası hukuka uymakla yükümlü Amerikan ordusu tarafından değil, operasyonları şeffaf olmayan Merkezî İstihbarat Teşkilatı (CIA) tarafından düzenleniyor. Program, mevcut sivil ve askerî denetim mekanizmaları dışında, tümüyle Başkan’ın inisiyatifinde, örtük olarak yürütülüyor. Hedef nasıl seçiliyor, nasıl bir süreç izleniyor, hangi aşamasından kim sorumlu, kaç kişi ölüyor… Bunlar açıklanmıyor.
Tabii başkanların, istihbarat teşkilatının ve ordunun terörle mücadelede sivil kayıpları önlemeye çalışmadığını söylemek haksızlık olur. O zaman soru belki de şöyle soruluyor: “Bir teröristi etkisiz hale getirmek için kaç sivilin ölümü tolere edilebilir?” Yanıt, kullanılacak yönteme ve seçilmiş hedefin önemine göre değişebilir. SIHA’lar için yanıtı bilmiyoruz. Ancak 2003’te Irak savaşı sırasında, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon için belirlenmiş sınır bize fikir verebilir. Dönemin hava saldırıları için hedef belirleyen ekibinin başkanı Marc Garlasco, bu bilgiyi, 2008’de Amerikan CBS televizyonunun 60 dakika programında açıklamıştı: “Amacımız Baas rejiminin önde gelenlerini ‘insanlı savaş uçakları’ ile bombalayarak en kısa sürede etkisiz hale getirip, Bağdat’a mümkün olduğunca az kayıpla girmekti. Planlamanın en zorlu aşaması, belirlenen hedefin askerî değeri ile bombardıman sırasında ölebilecek sivillerin sayısı arasında ‘makul’ dengeyi tutturmaktı. Biz bu sayıyı 29 olarak belirledik. Yani hedef başına 29 sivile kadar öldürmek serbestti ama, zayiat hesabının sonucu 30 ya da fazla ise, ‘vur emri’ için mutlaka ya Savunma Bakanı Rumsfeld’den ya da doğrudan Başkan Bush’tan onay almak gerekiyordu”.
HABERE YORUM KAT