1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. "Ey Şanlı Dolikosefal"
Ey Şanlı Dolikosefal

"Ey Şanlı Dolikosefal"

Emine Uşaklıgil’in Cumhuriyet Gazetesi’nin ve Nadi Ailesi’ni anlattığı “Benim Cumhuriyetim” kitabında çok ilginç anekdotlar var… Atatürk’ün Çankaya Sofraları’nda konukların kafatası ölçme aletiyle başları ölçülürmüş…

18 Mart 2011 Cuma 17:29A+A-

Geçtiğimiz günlerde Emine Uşaklıgil'in "Benim Cumhuriyetim" kitabı çıktı. Uşaklıgil kitabında ailesini, Cumhuriyet Gazetesi'ni ve aynı zamanda gazete ile aynı adı taşıyan Cumhuriyet rejimini anlatmış.

455 sayfalık kitapta Cumhuriyet dönemine ilişkin çok ilginç anılar da sayfalardaki yerini almış.

ULUSALCILIĞIN İLK MİMARI

Günümüzde toplumu ayrıştıran, kamplaştıran "Ya sev ya terket" sloganını başka bir formül içerisinde de olsa ilk kullanan Yunus Nadi olmuş.

Yunus Nadi, 25 Ağustos 1927 tarihli Fransızca Cumhuriyette "Adalet İstiyoruz" diyerek gösteri yapan Yahudilere gözdağı verirken şöyle yazmış:

"Ülkeyi sevmemiz, kanunlara riayet etmemiz… veya yeri boşaltmamız lazım" Yani ya ülkeyi sevin ya da gidin demiş…

"EY ŞANLI DOLİKOSEFAL"

Yazar Emine Uşaklıgil'in anlattıklarına göre 1930'lu yıllarda kafatası ölçme olayı çok meşhurmuş. Temmuz 1932'de toplanan tarih kongresinde Şevket Aziz Kansu, Atatürk'e hitaben "Ey Şanlı dolikosefal" diyerek başlamış sözlerine. Hatta o dönemde Atatürk'e bir de kafatası ölçme aleti hediye edilmiş. Atatürk'ün Çankaya Sofrası'nın düzenli konuklarının kafatasları ölçülmüş bu aletlerle... Ve çoğu "saf kan" savunucusu üzülmüş ölçüm sonuçlarına…

Kitap'ta ayrıca Atatürk ile İnönü ayrılığının da daha önce günyüzüne çıkmamış detayları var…

AKTİF HABER

HABERE YORUM KAT

2 Yorum
  • Bülent Şahin Erdeğer / 19 Mart 2011 13:33

    Antropolojik bulgular bugün itibariyle "ırk" diye bir şeyin İnsan türü için var olmadığını, Homo Sapiens'in farklı coğrafyalardaki dış koşullara uyum sağlamak adına kimi fizyolojik özelliklerinin farklılık arz ettiğini ortaya koyuyor. Ama tabi 30'lu yıllarda bu tarz bir algıdan ziyade "Sosyal Darwinizm" adı altında üretilen bir yorumsama tarzı hakimdi. Özellikle Nasyonal Sosyalizm'in popülerleştirdiği Irkların Doğal seleksiyon içi,nde bir hiyerarşi oluşturduğu "yorumu" Evrimsel bulguların çarpık biçimde istismarına dayanıyordu. (Hemen Hatırlatalım Evrimsel delillerle Sosyal Darwinizm arasında hiçbir bağ yoktur biri bulgu diğeri yorumdur)

    Mustafa Kemal'i meraklı bir entellektüel olarak tanımlayabiliriz. Onun bu özelliği iktidarı da elinde bulundurmanın verdiği imkanlar göz önünde tutulduğunda "Sosyal Darwinist/Materyalist" bakış açısı "Damarlarımızdaki Asil Kan"ın kökeni aramaya itmişti. Bu sebeple "Kayıp Kıta Mu"nun peşine düşmüş, Dünyadaki Dillerin ve Irkların Türklerden ve Türkçeden türediğini hayal etmiş bir siyasi liderle karşı karşıya kalıyoruz.

    "Mu Kıtası" bugünkü Büyükokyanusta yaşadığı varsayılan Dünyanın ilk medeniyetine dayandığı düşüncesidir ki bugün sağlam verilerle bu düşünce kanıtlanabilmiş değildir.

    Sonuç olarak Pozitivist ve kaba bir Comte'çuluğun egemen olduğu bu tip bir zihin yapısı yine M.Kemal'in el yazısıyla yayınladığı Vatandaşlık Bilgisi Ders kitabında görüldüğü gibi Din'e de "aşılması gereken bir ilkellik" olarak bakacaktır.

    Faşizm rüzgarının estiği 30'lu yıllarda kendi ulus devletinin mitolojisini kurgulamaya çalışan Kemalist elitlerin 2011'de halen benzeri şeyleri hayal ediyor olmaları asıl düşündürücü olan. Ve bunu "Çağdaşlık" adına hem kendilerine hem de insanlara anlatıyor olmaları... Örneğin Muazzez İlmiye Çığ'ın ve benzerlerinin...

    Asıl ürkütücü olan bu düşüncelerin halen eli silah tutanların resmi düşüncesi olmasıdır...

    Yanıtla (0) (0)
  • Bülent Gökgöz / 18 Mart 2011 18:42

    Kafatası ölçümlerine dayandırılan ırk tezi Afrikan dolikosefallerin ortaya çıkışıyla inandırıcılığını yitirmişti.
    Anadolu'da yüzbin kafatasının ölçüldüğü kaynaklarda belirtilmekte. Sadece yaşayanlar değil, Mimar Sinan'ın da kafatası bu bilimsel! ölçmeden nasibini almış ve de kafatası kaybolmuş!
    Brekosefal, Dolikosefal kafatası ve vücut ölçüleri, Darvinizm, Kayıp Mu Kıtası, Güneş Dil Teorisi, Türk Tarih tezlerinin tamamı faşist kemalizmin dört elle sarıldığı iddialardı.Bunlar Kemalizmin tıpkı örümceğin ağından yapılan ev misali çürük ve de mesnetsiz
    safsatalardı.Ancak siyasal gücü elinde bulunduran Kemalizmin bu zihin yapısı Anadolu halklarının katmerli acılar çekmesine neden oldu ve halen de olmakta.
    Kemalist vesayet ve de zihniyetin aşılması için mücadeleye devam...

    Yanıtla (0) (0)