1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. Gazze’de İstanbul, Tahran, Şam Cephesi
Gazze’de İstanbul, Tahran, Şam Cephesi

Gazze’de İstanbul, Tahran, Şam Cephesi

Gazze’de Filistinli direnişçilerin mevzilerine giren Adem Özköse ilginç gözlemlerde bulundu. Hamas’a bağlı direnişçilerin askeri mevzilerine İstanbul Cephesi ismini verdikleri ortaya çıktı.

23 Ocak 2010 Cumartesi 12:50A+A-

Adem Özköse'nin gözlemleri:

 

Gece saat 12 civarları. Hamas'ın askeri kanadı İzzettin Kassam Tugayları'na bağlı direnişçilerden Ebu Suheyb'in kullandığı bir araba ile Gazze sokaklarında ilerliyoruz. Gazze'nin sokak duvarları farklı direniş örgütlerinin slogan ve amblemleriyle dolu. Ara sokaklara doğru ilerledikçe sprey boyalarla duvarlara yazılan sloganların daha da yoğunlaştığını gözlemliyorum. Daha çok Filistinli fakir gençlerin yaşadıkları ara sokaklar direniş gruplarının da kaleleri konumunda. Gazze'nin bu ara sokaklarında büyüyen gençlerden biri olan Ebu Suheyb hem arabayı kullanıyor, hem de İzzettin Kassam Tugayları'nın son bir yıldır askeri teknoloji alanında gerçekleştirdiği çalışmaları anlatıyor. Ellerindeki Kassam Füzelerinin menzil olarak bir hayli geliştiğini ifade eden Ebu Suheyb şunları söylüyor: "İsrail Ordusu'nun Gazze'ye tekrar saldıracağına eminiz. Bundan dolayı askeri yönümüzü geliştirmek için büyük çaba harcıyoruz. Kassam Füzeleri artık Telaviv'i tehdit edecek menzile ulaştı. Bir daha ki savaş daha çetin geçecek ve İsrail Ordusu'na Furkan Savaşı'nda yaşattığımız yenilgiden çok daha şiddetli bir yenilgi yaşatacağız."

 

Bu direnişçiler çok kültürlü

 

Gazze'nin ara sokaklarında ilerledikçe yer yer yüzleri maskeli Filistinli direnişçilerle karşılaşıyoruz. 45 dakikayı bulan yolculuğumuzun ardından arabadan iniyoruz. Ebu Suheyb bundan sonra araba kullanmayacağımızı, yürüyerek ilerleyeceğimizi haber veriyor. Arabadan iner inmez bizi İzzettin Kassam Tugayları'na bağlı 6-7 kişilik silahlı bir grup karşılıyor. Bu direnişçi grupla birlikte İzzettin Kassam Tugayları'nın askeri mevzilerinde nöbet tutan diğer direnişçileri ziyaret etmeye başlıyoruz. Yaşları 19 ile 35 arasında değişen direnişçilerin arasında her meslek grubundan insan var. Direnişçilerin kimileri ise Gazze İslam Üniversitesi'nin farklı bölümlerinde eğitim görüyor. Filistinli direnişçilerin eğitim düzeylerinin daha önce bulunduğum savaş bölgelerinden Afganistan, Irak, Patani, Keşmir ve Lübnan'daki direnişçilere göre daha üst düzeyde olduğunu fark ediyorum. Dünyadaki gelişmeleri son derece yakından takip ediyorlar ve geniş bir ufka sahipler. Direnişçilerin bazıları Türkiye'deki İslami hareket üzerine bana sorular sorarak, Necmeddin Erbakan Hoca ile Başbakan Erdoğan arasında yaşanan ayrılığı anlamaya çalışıyor.

 

 

Bir elde tespih, bir elde silah

 

Yavaş yavaş İsrail sınırına doğru yaklaşmaya başlıyoruz. Hatta İsrail sınırında hareket halinde olan askeri araçların ışıklarını bile fark edebiliyoruz. İsrail sınırına daha yakın bölgelerdeki mevzilerde nöbet tutan direnişçiler daha çok tecrübeli savaşçılardan oluşuyor ve İzzettin Kassam Tugayları'nın bünyesinde bulunan "özel kuvvetlere" mensuplar. İkişer kişilik gruplar halinde askeri mevzilerde nöbet tutan direnişçilerin ellerindeki tespihler dikkatimi çekiyor. Direnişçiler bir yandan İsrail askerleriyle her an çatışmaya hazır bir şekilde beklerken, diğer yandan da maneviyatlarını kuvvetlendirmeyi ihmal etmiyorlar. Ebu Suheyb'e İzzettin Kassam Tugaylarına bağlı bir direnişçinin manevi olarak kendini geliştirmek için ne tür bir program uyguladığını soruyorum. En az askeri eğitim kadar, manevi eğitime de önem verdiklerini ifade eden Ebu Suheyb şunları söylüyor: "Her mücahid genel olarak vakit namazlarını, özellikle de sabah ve yatsı namazlarını cemaatle birlikte camide kılmaya dikkat eder. Ayrıca gece namazlarına, Peygamber Efendimiz tarafından tavsiye edilen zikirlere özen gösteririz. Pazartesi ve Perşembe günleri nafile oruç tutarız. Her gün Kur-an'dan bazı yerleri düzenli olarak okuruz ve kendimizi her an şehit olmaya, Rabbimiz ile buluşmaya hazırlarız."

 

 

Gazze'de İstanbul Cephesi

 

Gazzeli direnişçilerin kontrol altında tuttukları en uç bölgeleri ziyaret ettiğimiz sırada İzzettin Kassam Tugaylarının komutanlarından Ebu Hamza ile karşılaşıyoruz. Komutan Ebu Hamza son derece coşkulu ve sevinçli bir edayla bizi karşılayıp şu ifadeleri kullanıyor: "Gazze düşerse İsrailli Askerler diğer İslam topraklarına da saldıracaklar. İzzettin Kassam Tugayları olarak sadece Gazze'yi değil; Medine'yi, İstanbul'u, Şam'ı ve Tahran'ı da savunuyoruz. Bundan dolayı cephelerimize İstanbul Cephesi, Medine Cephesi, Şam Cephesi isimleri verdik. İşte burası İstanbul Cephesi ve İstanbul Cephesi'ne hoş geldiniz." Ebu Hamza'nın bu ifadeleri beni önce şaşırttı. Çünkü daha önce Gazze'de "İstanbul Cephesi" isimli askeri bir mevziinin bulunduğunu duymamıştım. Şaşkınlığımı fark eden Ebu Suheyb, Filistinli direnişçilerin sadece Gazze'yi değil; İslam Dünyası'nın hepsini savunduğunu belirtiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: "Biz Gazze'yi savunurken Ümmet-i Muhammed'in hepsini savunduğumuzu; sadece Filistin için değil; Medine, İstanbul, Şam için cihad ettiğimizi düşünüyoruz. Bu bölgeye de kısa bir süre önce 'İstanbul Cephesi' ismini verdik. Türkiyeli kardeşlerimiz bilsinler ki Gazze'de İstanbul için nöbet tutan, İstanbul için cihad eden mücahidler var."

 

Komutan Ebu Hamza

 

Bundan sonra İzzettin Kassam Tugayları'na bağlı direnişçilerin mevziilerine yaptığımız ziyarete Komutan Ebu Hamza da eşlik etmeye başlıyor. 53-54 yaşlarında olan Ebu Hamza yaşına göre son derece atletik bir görüntüye sahip. 1975 yılında Müslüman Kardeşler Hareketi'ne giren Ebu Hamza, Hamas'ın kurucuları arasında da yer almış. Ebu Hamza ilk kurulduğu günden beri de İzzettin Kassam Tugayları'nın bünyesinde İsrail Ordusu'na karşı savaşıyormuş. Son Gazze savaşında İsrail savaş uçakları tarafından evi bombalanan Ebu Hamza'ya direnişçiler büyük bir saygı duyuyorlar.

 

Ebu Suheyb, Ebu Hamza'nın çok tecrübeli bir savaşçı olduğunu ifade ederek İsrail tarafından düzenlenen bir çok saldırı ve suikasttan tecrübesi ve Allah'ın yardımı ile kurtulduğunu söylüyor. Komutan Ebu Hamza ile askeri mevzileri gezerken bir grup Filistinli gencin direnişçilere torbalar içinde bir şeyler dağıttıklarını gördüm. Gençlerin yanına yaklaştığımda direnişçilere hurma, tatlı, çikolata ve sudan oluşan bir menüyü takdim ettiklerini fark ettim. Ebu Hamza ile sabah namazına kadar askeri mevzileri gezmeye devam ettik. Türkiye halkını ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ı çok seven Komutan Ebu Hamza, İsrail'e karşı verdikleri savaşta en büyük destekçilerinin Türkiye halkı ve hükümeti olduğunu belirtiyor.

 

 

İstanbul Gazze'nin neyi olur?

 

O akşam Ebu Hamza'dan ve Ebu Suheyb'den "İstanbul Cephesi" hakkında duyduklarım Gazze'ye ve Gazzelilere olan sevgimi daha bir artırdı. Aklıma Filistin'e Özgürlük Konvoyu'ndaki Türkiyeli arkadaşların yol boyunca düzenlenen her gösteride, her programda tekrarladıkları "İstanbul'dan Gazze'ye direnişe bin selam" sloganı geldi. Gazze'yi ilk defa bir yıl önce ziyaret edip, Gazzelileri tanıdıktan sonra hep Gazze ile İstanbul arasında güçlü bir bağın olduğunu hissetmiştim. Gazze'de karşılaştığım "İstanbul Cephesi" bu hissimi daha da güçlendirdi. Keşke biz de İstanbul'daki bazı sokaklara, kültür merkezlerine, okullara, kütüphanelere Gazze ismini versek. İslam Medeniyeti'nin şehirleri insanlar gibi canlıdırlar ve tıpkı insanlar gibi sevinip, insanlar gibi hüzünlenirler. Bundan dolayı Gazze hep İstanbul'u, İstanbul'dan gelecek olan kurtuluş erlerini özler. İstanbul da bir zamanlar bir ana gibi sahip çıktığı Gazze için hüzünlenir. Gazze'ye her bomba düşüşünde İstanbul da o bombaları kalbinde hisseder. Gazze'ye İsrail tarafından atılan her bomba aslında İstanbul'a da atılmıştır. Çünkü İstanbul İslam şehirlerinin anasıdır ve İslam şehirleri bombalandıkça İstanbul'un hüznü bitmeyecektir. Ve Gazze huzura ermedikçe İstanbul kendini hep eksik hissedecektir.

 

ADEM ÖZKÖSE / Gerçek Hayat