1. YAZARLAR

  2. M. HASİP YOKUŞ

  3. Suriye Devrimi PYD ve Kürtler
M. HASİP YOKUŞ

M. HASİP YOKUŞ

Yazarın Tüm Yazıları >

Suriye Devrimi PYD ve Kürtler

16 Aralık 2024 Pazartesi 18:31A+A-

8 Mart 1963 yılında askeri bir darbeyle iktidara gelen Baas Rejimi,8 Aralık 2024 tarihinde Esat’ın bir Rus uçağına atlayarak ülkeyi terk etmesiyle geride zulüm, katliam ve enkaza dönmüş bir Suriye bırakarak tarihin tozlu sayfalarına karıştı.

Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) öncülüğünde gerçekleşen Suriye devrimi üzerinden yaklaşık bir hafta geçti. Aradan geçen bu bir hafta, hükümetin yeniden tesis edilmesi, Baas rejimi tarafından yıllar önce tutuklanan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan kişilerin bulunması, harabeye dönen şehir ve kasabalarda hayatın yeniden normale dönmesi ve halkın bu mücrim rejimden kurtularak özgürlüğüne kavuşmuş olmasının verdiği mutluluk ve coşku ile geride kaldı.

2010 yılında Tunus’ta başlayan ve Mısır, Libya ve Yemen gibi ülkelere sıçrayan halk ayaklanmaları, diğer bir ifadeyle Arap Baharı, Rusya ve İran’ın müdahalesi neticesinde Suriye halkı için 13 yıl süren çetin bir kışa döndü. Yüzbinlerce ölü ve yaralı, milyonlarca insanın yerinden edilmesi ve harabe haline gelmiş şehirler ve kasabalar…

Eğitimden sağlığa, belediye hizmetlerinden ekonomiye kadar hayatın her alanında, bu mücrim rejimin bıraktığı enkazın imar ve inşa edilmesi, ayrıca, yaşanan savaşın ardından bozulan iç barışın tesis edilerek bu toplumun sulh ve esenlik içerisinde yeniden bir arada yaşayacağı adalet temelli bir vasatın oluşturulması gerekiyor.

Rusya ve İran gibi ülkeleri de yanına alarak zulüm ve katliam çarklarını en acımasız şekilde işleten bu rejimi, tüm zorluklara ve imkânsızlıklara rağmen destansı bir direnişle alt etmeyi başaran Suriye’nin yiğit evlatlarının karşılaştıkları bu yeni zorlukların üstesinden de geleceği aşikârdır.

2011 yılı Mart ayında Dera’da başlayan sivil gösterilerden, 8 Aralık 2024’te Baas rejiminin çöktüğü güne kadar Suriye’de yaşananlar, yalnızca Suriye’yi değil, tüm bölgeyi ve belki de insanlık tarihini şekillendiren yeni bir dönüm noktasına kapı aralar. Eğer İran ve Rusya’nın müdahalesi, IŞİD’in yol açtığı yıkım, muhaliflerin dağınıklığı ve PYD’nin tutarsız politikaları olmasaydı, bu çürük rejim 2013 yılında çoktan yıkılmış olacaktı.

2013 yılında Suriye topraklarının yaklaşık üçte ikisi muhaliflerin kontrolüne girmişti. Muhalifler karşısında direnemeyeceğini fark eden rejim, İran’ın sahadaki elemanı Kasım Süleymani’nin öncülük ettiği yeni bir planı devreye sokarak Suriye’nin kuzeyi ve doğusunda Kürtlerin yoğun yaşadıkları bölgeleri PYD’ye devretti. Hemen akabinde PKK, Türkiye’de Hendek operasyonlarını başlatarak bir iç savaş girişiminde bulundu. PKK, dolayısıyla PYD’nin Baas rejimi ve İran’la ilişkileri her zaman şaibeliydi ancak böylesine şeytani bir plana alet olmak sadece Devrim sürecini geciktirmekle kalmamış, Kürtlerin şanlı tarihlerine kara bir leke olarak geçmiştir. Selahattin Demirtaş’ın Başbakana hitaben “YPG Fırat’ın Batısına geçecek, sen de mal mal bakacaksın.” Figen Yüksekdağ’ın “Biz sırtımızı YPJ'ye, YPG'ye ve PYD’ye yaslıyoruz, bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca görmüyoruz.” Dediği günleri hatırlayın.

PYD, devrim süreci boyunca bazen Esed ve İran’a, bazen de ABD’ye yaslanarak, her durumda Türkiye'nin karşı safında yer aldı. Aynı zamanda, Suriye'nin yiğit evlatlarını Batılı bir jargonla 'cihadist' ve 'terörist' gibi etiketlerle tanımlayarak onlarla arasına mesafe koydu. Kendi dar bakış açılarına göre büyük anlamlar yükledikleri, ancak aslında başka çevrelerde şekillenen bu çürük siyaset, Suriye’de gerçekleşen şanlı devrimin onurundan mahrum kalmak ve bir emperyal gücün (ABD) himayesine bağımlı olmak dışında hiçbir fayda sağlamadı ve sağlamayacaktır.

Devrim sonrasında PYD aktörlerinin gündeme aldığı iki önemli konu dikkat çekiyor: Devrim hükümetiyle diyalog kurmak ve Kürt ulusal birliğini tesis etmek. Bu hedefler özü itibariyle doğru olmakla birlikte, zamanlama açısından talihsiz ve geç kalmış adımlardır. Ayrıca, daha önce 'cihadist' diyerek küçümsediğiniz kişilerle hangi yüzle konuşacaksınız? Namaz kıldığı için IŞİD’le ilişkilendirip sürgün etmeye zorladığınız dindar Kürtlerle, bürolarını ve parti binalarını yakıp, onları zindanlara attığınız KDP’li Kürtlerle, fasid politikalarınızı benimsemedikleri için zulmettiğiniz Kürtlerle nasıl bir ulusal birlik kurmayı planlıyorsunuz? Oysa bu fırsat çok daha önce önünüzdeydi, ama siz kendinizi bu onurdan mahrum bıraktınız. Baas ideolojisiyle aynı kökene sahip sol, seküler, şiddet yanlısı ve fıtrat karşıtı bir anlayışın Suriye’nin geleceğinde yeri olmadığı gibi Kürt milletine verebileceği bir şeyi de yok.

Zulmün her türlüsüne karşı durarak mücadele etmiş, ırkçılıktan uzak ve İslami bir şiarla hareket edeceğinden hiç şüphe duymadığımız Devrim hükümetinin, Suriye’deki tüm toplumsal kesimlerle barış, huzur ve güven içinde bir arada yaşamayı hedefleyen bir anlayışa ve bu hedefe ulaşacak dirayete sahip olduğu kuşkusuzdur. Aynı şekilde, Suriye’deki Kürtlerin de on yıllardır süren baskı ve zulümden kurtularak, İslami ve insani haklarına kavuşacaklarına yürekten inanıyorum.

Suriye’deki devrim, hem büyük zorluklarla hem de kararlılıkla ilerleyen bir mücadelenin simgesi olarak dirençli ve inançlı bir halkın neler başarabileceğini tüm dünyaya göstermiştir. Bu zafer, sadece Esed ve müttefiklerinin Suriye’den kovulması anlamına gelmiyor; aynı zamanda barış, kardeşlik ve özgürlük umutlarını yeniden yeşertmiştir. Özgürlükleri ve onurları için direnen Suriye halkı, geçmişin acılarını geride bırakarak daha aydınlık bir geleceğe doğru adım atarken, bu süreçte Suriye’deki Kürtler; yıllardır süren baskılardan kurtularak, adalet, eşitlik ve kardeşlik temelinde bir yeniden inşanın öznesi olacaklardır.

YAZIYA YORUM KAT

4 Yorum