MUSTAFA SİEL

MUSTAFA SİEL

Yazarın Tüm Yazıları >

Hama Ah!

01 Haziran 2012 Cuma 16:11A+A-

Şubat 1982’de Hafız Esed Hama’yı yakıp yıktığında, Hama kıyamını ve kıyımını duymadım bile. Sıradan bir vatandaş, muhafazakar bir lise 1. sınıf öğrencisiydim ve yeni yeni namaz kılmaya başlamıştım.

Tevhidi bilinçle tanışmam yaklaşık 1 sene sonra 1983 kışında gerçekleşti ve bilahare Suriye Müslüman Kardeşler Teşkilatının başlattığı Hama kıyamını ve Hafız Esed’in cevabi kıyımını öğrendim.   

O tarihlerde öğrendiğim bir şey de, İran’da 1979 yılında bir İslam devriminin gerçekleştirilmiş olduğu, lakin kurulan İran İslam Cumhuriyetinin, İslam adına başkaldıran Hama halkının kıyamına ve kıyımına karşı tavır aldığı en azından sessiz kaldığıydı.

Zaman geçtikçe daha ayrıntılı bilgilere sahip oldum Hama konusunda. Hamalıların aslında kıyam niyetleri yokken, rejim tarafından buna zorlandıkları, çok dehşetli bir kıyımın yapıldığı, 50 bine yakın Müslümanın şehit edildiği, kadınlara tecavüz edildiği, hamile kalıp çocukları doğuruncaya kadar hapishanede tutulduklarına dair iddialar okudum

Hatta bunlardan bir kısmının tecavüz neticesi doğurdukları çocuklarıyla İstanbul’da sığınmacı olarak yaşadıklarına dair, bizzat bu kadınlarla görüştüklerini söyleyen kimselerin yazılarını da okudum. Hülasa, Hama’da yapılan zulüm, 1990’larda Sırpların Bosnalı Müslümanlara yaptıklarını aratmıyordu, hatta fazlası bile vardı.

Olayları öğrendikçe daha fazla oturdu yüreğime Hama’nın acısı, Hafız Esed ve Baas diktatörlüğüne duyduğum hınç ve öfke silinmeyecek bir şekilde kazındı tüm benliğime. Bir de bu zulme (en azından) sessiz kalan İran ve Humeyni’ye karşı burukluk oluştu. Nusayri Esed ve laik-Baas diktası bu zulmü yapabilirdi, onlar için normaldi bu zulmü yapmaları. Lakin Humeyni nasıl ses çıkarmazdı bu zulme, İran yönetimi bu rejimle nasıl yakın dost olabilirdi.

Tabi ki bu tutuma bir takım mazeretler buluyordum kendimce. İran Irak ile savaş halindeydi ve Lübnan’a açılan tek kapıydı Suriye. Suriye yönetiminin Şia’ın çok bozuk bir kolu (gulat-ı şia) olan Nusayrilerin elinde olmasının bu tutumda etkili olabileceği iddiasını peşinen reddediyor, bunu mümkün görmüyordum, o zamanlar.

Hama Ah! Sanırım Hama kıyamı ve kıyımı ile ilgili bir kitabın ismiydi. Lakin benim içimde hep bir ukdenin parolası olarak kaldı. Aynı safta olduğum Suriyeli kardeşlerime karşı yapılan bu kıyım ve zulmü, hiç unutmadım, çok sık dillendirmesem de. Hama Ah! diye hafızama kazınmış bu kıyımı, sanki bana yapılmış gibi hissettim hep.

İranla Maceram

Şubat 1979’da İran’da İslam İnkılabı olduğunda ilkokul 5. sınıftaydım. Televizyonda inkılapla ilgili görüntülerin bir kısmını bu gün hayal meyal hatırlıyorum. Tabi o zamanlar her devletçi Sünni Türk vatandaşı gibi yaklaşıyordum, milliyetçi, devletçi, askerci.

Bu nedenle çok fazla ilgimi çekmedi bu İnkılap, ta ki 1983 yılında tevhidi İslam’ı tanımama değin. Seyyid Kutub’un “Yoldaki İşaretler” isimli kitabı idi, beni tevhidi İslam’a yönlendiren temel eser. Lakin, Şia mezhebinden olmalarına rağmen, İran devrimine de sıcak bakıyor, mensubu bulunduğum tevhidi ekolle, İranda iktidarı ele geçiren Şia anlayışı arasındaki farkları tam olarak bilmiyor ve algılayamıyordum o zamanlar.

Sadece ben değil, hemen her kes aynı durumda idi o günlerde. Düşünün, katı bir ehl-i sünnet anlayışına sahip olan Hüsnü Aktaş bile, çekinceleriyle birlikte, sıcak bakıyordu devrime o günlerde.

Tevhidi İslami bilince eriştikten sonra, hep İran İslam Devriminin yanında oldum. Özellikle Humeyni çok kıymetli idi, benim için bir modeldi tevazu ve yaşantısıyla. Zaman içinde, İran’da hakim Şia mezhebinin teorik ve pratik genel anlayışı ile mensubu bulunduğum tevhidi İslami ekolün genel anlayışı arasındaki teorik ve pratik aşılmaz engelleri iyice fark etmeme rağmen, değişmedi bu benimseyişim ve desteğim.

Aslında mensubu olduğum tevhidi ekolün İran’da iktidar olan Şia mezhebiyle uzlaşılamaz itikadi farkları olduğunun bilincinde olmama rağmen, İslam’ın siyasi maslahatları gereği hep savundum İran’ı ve “İrancı” damgasını üzerimde taşıdım yıllarca, hiç gocunmadan.

Bu Ne Yaman Çelişki

Askerliğim esnasında, Aralık 1992’de yedek subay olarak atandığım taburda, tabur komutanının hakkımdaki sarı zarf içindeki istihbarat raporunu yüzüme karşı okumasıyla öğrendim, sakıncalı personel olduğumu. Hatırlayabildiğim kadarıyla, raporun özeti, “İslam Devrimcisi fikrinde ve İran Yanlısı” olduğum şeklinde idi.

Tabur komutanı beni Alevi kökenli ve sıkı Atatürkçü bir yüzbaşının bataryasına verdi, adam olmam için. O yüzbaşı da elinden geleni yaptı Atatürkçü ve adam olmam için. Ne garip, düne kadar İran’a ateş püsküren ve beni İran yanlısı, kökü dışarıda olmakla itham eden bu Atatürkçü, solcu ve alevi taifesi, bu gün İran ve Suriye’nin yanında saf tutmuş durumdalar.

2011 Suriye intifadası başlamadan bir süre önce, Mana yayınlarından çıkan Salyangoz isimli belgesel romanı okumuş ve bir kez daha demiştim, Hama Ah! diye. Tunus, Mısır ve bilahare diğer Müslüman beldelerde ortaya çıkan, hiç ummadığım ve ilk günlerde batının bir komplosu olarak algıladığım intifadalardan sonra, Suriye’de bir intifadayı hiç ummuyor ve arzulamıyordum. Çünkü, böyle zalim bir rejime karşı, Hama gibi bir deneyim yaşamış bir halkın kıyamına pek ihtimal vermediğim gibi, kıyam olması halinde ortaya çıkacak korkunç tabloyu tahayyül bile etmek istemiyordum.

Korktuğum oldu ve Mart 2011’de kıyam başladı. Kıyamın gerçekleşmesine şaşırdığım kadar, Baas rejiminin kıyımlarına şaşırmadım. Zaten bekliyordum, sabıkası bence malum bir rejimden başka ne bekleyebilirdim ki?

Ah İran!

Lakin, asıl darbeyi İran ile İran’ın başta Lübnan olmak üzere Türkiye’dekiler dahil Şia mezhep uzantılarından yedim. Zaten her Hama ah! hatırlayışımda, bir ukde olarak duruyordu, 1982 Hama kıyam ve kıyımı esnasındaki  Humeyni ve İran’ın (en azından ilgisiz) tavrı.

Fakat bu sefer İran sadece ilgisiz değildi. Aynı zamanda zalim Hafız Esed’in oğlu Beşşar ve Baas rejimi ile beraber tam siper Müslüman Suriye halkının ve kıyamın karşısında, kıyımın yanında saf tutmuş idi. Sadece İran devleti değil, Lübnan’daki ve Türkiye’deki uzantıları da tam siper saldırıya başlamışlardı, kıyam eden Müslüman Suriye halkı ile, dünya ve Türkiye’de bu kıyamı destekleyen tevhidi Müslümanlara karşı.

Hama ah! ukdesi bir kez daha, çok daha şiddetli bir şekilde depreşti bu konjonktürde. Şimdiye değin İslam devriminin ve Humeyni’nin yüksek kişiliğinin hatırına, ilk Hama katliamındaki (en azından ilgisiz) tavrını sineye çekmiştim.

Lakin artık mızrak çuvala sığmıyordu. Eski hesaplar yeniden açıldı belleğimde. İran’ın sadece şu andaki tutumu değil, tevhidi bilince eriştiğim 1983 yılından beri olan tüm maceramı yatırdım ameliyat masasına.

Hama ah! Ah İran! Yapmayacaktın bunu, vurmayacaktın bu darbeyi. Bu yanlış ister mezhepçilik adına yapılmış olsun, isterse devrimin yüksek çıkarları adına, fark etmiyor artık. Her yönden, kesinlikle kaybedeceksin, bu zalimden yana tutumunla.

Bu tutumunla kimi ve neyi kazanmayı umduğunu tam olarak anlayamıyorum. Zannım, Suriye ve Türkiye’deki Aleviler üzerine, onları Şiileştirmek yönünde bir hesap üzere oynadığın yönünde.

Onları kazanabilecek misin bilmem, lakin beni ve muhtemelen dünyanın pek çok yerindeki gerçek ve samimi destekçilerini kaybettiğin kesin. Bir daha kazanman da zor görünüyor.

Al Esed’ini, Nusayrilerini, Alevilerini, hayrını gör. Yakıştırabiliyorsun kendine böyle bir adamla ve böyle bir rejimle dost ve kader arkadaşı olmayı; gulat-ı Şia’yı tevhidi Müslümanlara tercih edebiliyorsan, zaten diyebilecek pek fazla bir şey de yok. 

 

YAZIYA YORUM KAT

16 Yorum
  • Mehmet / 08 Haziran 2012 13:33

    Ahmet ve tuhaf başlıklı yorumları dikkate almakta fayda var. Takiyye nedir anlamadan,sahabe düşmanlığından,nemrudu firavunu desteklemekden bahsetmek, tek kelimeyle cehalet ve haddi aşmaktır. hz. muaviye diyip ajite etmenin de luzumu yok. Büyük ihtimalle yanlış bilgilerle dolmuşsundur diye ümid ederim. Değilde hayır illede sözümün arkasındayım diyorsan , Allah seni ve bu talepte olanları hz. muaviyeyle haşretsin ! vesselam.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mazlumun ahi / 08 Haziran 2012 02:01

    rafiziler ne görür ne duyarlar. onlar bildiginden sasmazlar bebeyken sahabe düsmanligiyla zehirlenmisler.takkiyeyle büyümüsler.takkiye kanlarina islemis hep kendi pemceresinden bakmaya alismislar.tarafsa, nemrududa esadida firavnuda savunur.ama yeterki,Hz hasan beyat etmis bile olsa Hz Muaviye olmasin .böyle bedbaaht bir takim.onlar esadin ne yaptiklarini degil daha ne yapmadigina bakarlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hasan Soylu / 07 Haziran 2012 11:44

    Nasıl bir gözlükse o, -topu topu bir milyonu bulmayan nüfuslu- Bahreyn'e baktığında yürüyen milyonlar (!) gören ama Suriye'de sadece satılmış bir avuç teröristle karşılaşan bir körlükle bu iş buraya kadar!

    Siz sadece katliamın görmeyeni değil aynı zamanda dillerinizle, kelmelrinizle yaptıklarınızla suç ortağısınız!

    İran'ı düştüğü bu çukurdan çıkaramaya kalkarken ta dibine kadar beraber yuvarlandığınızı farkedemeyecek kadar da kendinizden geçmişsiniz. Size uğurlar olsun!

    Yanıtla (0) (0)
  • husrev ısfahani / 07 Haziran 2012 11:15

    ben yorumlara baktığımda çok acımasız ithamlar görüyorum. iran,pers-fars şövenizimiyle ulusculuk faşizanlığıyla suçlanıyor. halbuki iranda yaşayan milletler kendi milli adetlerinde, dillerinde çok iyiler. siz asıl türkiyede olan şövenliği ulusculuğu görün.üstelikde güya islamcı bir hükümet var. iranı suçlamadan evvela farscı persci demeden önce en büyük dini merci s. ali hamenei'nin azeri türklerinden olduğunu bilirsiniz herhalde. ne yaman bir çelişkidir bu. biri mesnedsiz bir laf atar ortaya arkadan herkes lambur lumbur. sırf bu yanlış bile bu işin içinde oyun hesabı olduğunu göstermeye yeter. irandada insanlar yaşar,halkındanda yöneticilerindende hata kusur olur.beynelmilel şeytani cephe iranla başedemediği için farklı oyun hesaplarının peşinde.müslümanlar bu oyuna gelmesin yanlışa dikkat etsin,o cephe kar gibi erir gider.suriye ,günümüz müslümanlarının ve insanlığının en önemli imtihanıdır vesselam.

    Yanıtla (0) (0)
  • abdulhakim / 04 Haziran 2012 22:40

    iran şu an tam anlamıyla ümmetin bir belasıdır. zerre miktar islami ve insani bir endişesi yoktur tamamen pers zihniyetinin çıkarcı bir yaklaşımını sergilemekte ve yıllardır savunduğunu iddia ettiğ kudus davasın beşar esad ugruna ortadan kaldırmaktadır.
    iran için hiç bir zaman islam ve muslumanların sorunu birinci derecede degildir. sadece pers zihniyetinin çıkarcı yaklaşımı birinci derecededir. müslümanlar beyazit meydanında boşuna katil rusya diye bağırıyorlar müslümanların meydanlarda katil İRAN diye bagırmaları gerekmektedir. ve bu gerçekleşmediği sürece muslumanlar kendilerine yazık edeceklerdir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet UFUKALP / 04 Haziran 2012 15:26

    İslam İnkılabını bir anlayanlar asla bir daha bırakamazlar. Güya İslami İranı önce anlayıp sevip sonra suriye ve benzeri ülke politikaları sebebiyle karşısına geçenler ne İslam İnkılabını ne İslamı ne de suriyeyi anlamışlardır.

    Yani ta 1982 de Suriyede olanları tezgahlayanlar amerika, suud ürdün mısır ve benzeri hainler değil mi israil ile birlikte. Amerikanın emri başlatılan bir olay cihad değil sadece fitne olur. Bu fitneye katılıp ölmek ise kanların boşa heder edilmesinden başka bir şey değildir. Allah Teala ne zamandan beri amerikanın kışkırtması ile müslümanlarla müttefik olanlara karşı savaşmaya izin vermiştir.

    Yanıtla (0) (0)
  • amed / 04 Haziran 2012 09:42

    benim müslüman kardeşlerim sizin bu tepkinizin inancınızdan kaynaklandığını ve orada ölen mazlumlardan dolayı olduğunu biliyorum. ama bizim tepkimizde islamiliğimizden dolayı. iran öyle düşünüyor diye değil. zaten iranın tepkisi de islamidir. çünkü ölen mazlumların rejim cinayetleri olduğunu düşünüyorsunuz size öyle haberler sunuluyor haber kaynaklarınız kim: el cezire el arabia vs. Allah aşkına asıl yezid bunların patronlarıdır.Bunlar gizli elleriyle bu cinayeti işleyip, oturup sonrada sizinle birlikte bu cinayetlere ağlıyorlar ama işten içede zil takıp oynuyorlar size gülüyorlar. nasıl bir fitne attık müslümanların içine diye. ya düşünün yeryüzünde özelde yanıbaşımız Irak ta işlenen cinayetlere ses çıkarmayan bir satır dahi yer vermeyen malum çevre –zaman gazetesi , samanyolu- ne hikmetse sözde esad zalimine karşı Suriye halkının hamisi oldu aralıksız yayın yapıyor. şimdi bunları düşünmek gerekmez mi? burada büyük bir oyun dönüyor bu cinayetlerde bu oyunların kılıfı. çünkü minare hazır. ben tahrirde milyonlar, bingazide yüzbinler, tunusta, yemende, bahreynde milyonlar gördüm ,ya suriyede siz 10 bin kişi gördünüzmü meydanlarda. korkuyorlar derseniz hakaret etmiş olursunuz hem de haksözün yayınladığı gösteri görüntüleri var orada rahatça gösteri yaptıklarını izliyoruz.şimdi islam inkılabına yapılan saldırıların ya cahilane yada harici mantığıyla yapıldığı belli. bunların içlerinde gizledikleri bir yara vardı Allah Suriye şehitlerinin kanının bereketiyle bunlar deşifre oldu. suriye halkı kurdukları komploya alet olmadılar diye adeta cezalandırılıyor katliam üstüne katliam .böyle direnişçi mi olur böyle müslüman mı olur. halk sizin dediğiniz gibi yönetimin aleyhine olsaydı o yönetim çoktan yıkılırdı.ama milyonların yönetim lehine meydanlara inmesi ve biz direnişi destekliyoruz onun için bu komplolar demesi her şeyi açıkl

    Yanıtla (0) (0)
  • recai agus / 03 Haziran 2012 23:24

    Bugün ıran tarihte aynı ıbni arabi gibi düşünüyor bakın ıbni arabi diyordu ki yezid ve muaviye yi ideal bir yönetici tipi olarak tanımlıyor. Ona göre yezid mutaki salih bir zattir .ona isyan edenler anarşi cikardiklari için sucludurlar .Bunların en suçlusu Hz hüseyin dir.yezid veya valileri resul tarafından vazedilen gereği hakli olarak dirlik ve duzenligi bozan Hüseyin i öldürülmüşlerdir .şimdi iranin ıbni arabi den ne farkı var bugün sia aynı şeyi suriye halkı için dusunmuyormu

    Yanıtla (0) (0)
  • Haydari / 03 Haziran 2012 12:39

    Mustafa kardeşim eline yüreğine sağlık hissiyatıma tercüman olmuşsunuz..
    Tağuta kıyamı sloğanlaştıran iran devrimi ve iran muhibbi bizlerin sıra "şam Yezidi tağut beşşar"a gelince,kem kümlerle ,stratejik fetvalarla zülme ve tağuti rejim baasa ses çıkarmamaları içler acısı bir durumdur.
    Hüseyni olduğunu söyleyip çağdaş Şam yezidi beşşar'ın kılıcını bilemek!!ne yaman çelişki..
    Bu sebeble mustafa kardeş,Kanaatimce yazınızın başlığı "AH HAMA" yerine "AH İRAN" olmalıydı..

    Yanıtla (0) (0)
  • mehmet şişman / 03 Haziran 2012 12:04

    Sayın yazar; benim ve benim gibi düşünen binlerce samimi müslümanın duygularını dile getirmişşin bende sizin yaşadığınız olayların bir benzeri yaşadım.Bende iran için 30 küsür yıllık hayatımızda ne sıkıntılar çektik çünkü tek derdimiz islamı iranı savunmaktı.Şunu anladımki şu anki iran yönetimi mezhebini din edinmişler maalesef hayellerim yıkıldı.Biz samimi müslümanlara düşen her zaman mazlumun yanında olalım.Muhakkak allah mazlumların yanında lacaktır.Selamlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • tuhaf / 03 Haziran 2012 07:35

    Hama gibi meselede dahi İran’ı eleştiren yazara İrancı mı denmiş? İrancılık, İran’ı eleştirmekle mi oluyor pekala?

    Neyse.. Okuduğum kadarıyla İran’da İslam Devrimi 1979′da gerçekleşiyor.. Ülke daha toparlanamadan Avrupa Destekli ve Kimyasal Bomba tedarikli Saddam tarafından işgal ediliyor.. Yani, İran yardıma muhtaçken, ona yardım etmemişleri eleştirmiyorsunuz? Hama olayından daha önceden anlaşma yaptığı başka bir ülkeyle (Suriye) Said Havva gibi biri ... yüzünden savaş açmasını mı umuyordunuz? Heyhat!

    Ey yazar! Hama halkının katledilmesini, öldürülmeleriyle ilgisi olmayan İran’a yüklemeniz, tarihte Peygamberin “fie-i bağiye” (bozguncu kavim) diye bahsettiği bir isyancı grubu hatırlattı ki, onların da ellerinde bayrak niyetine Hz Osman’ın kanlı gömleği vardı.. Onun öldürülmesiyle alakası olmadığı, hatta Hz Hasan ve Hüseyin’i korumakla görevlendirdiği halde bu topluluk Hz Ali’yi suçlayıp, onunla savaşmışlardı.. Hz Ali ise bu topluluğa şu cevabı veriyor: “Onu siz öldürdünüz.. O öldürülürken siz neredeydiniz?” diyor.. Hama katliamı olduğunda orada bulunmayan kimseler, olayla İran’ı suçlayan bu kimseler bu baği taifeye benziyorlar..

    Neyse.. Şu anki durum ise Hama olayından farklıdır.. İsyanı çıkartanlar benzer fraksiyon olsalar da, isyana katılıp estekleyenler masum ve mazlumlar değil.. Ülkeyi kargaşaya sürükleyip, kaos, mezhep çatışması.. ve ardından işgal düşünmekteler.. Yani, Suriye yeni bir Libya olsun istiyorlar.. Ki, İnşallah Suriye halkı tüm bu fitnelere rağmen bütünlüğünü bozmadı ve bozmayacak.. Haberleri SANA.SY den vs. kaynaklardan takip ederseniz olayın içyüzünü anlarsınız..

    Her ne ise.. İran, yine de Suriye ve Suriye halkının ikisinin de yanında olduğunu.. Olayların silahları bırakıp, masabaşında halledilmesini istiyor.. Esad’a reform yapması için ricada bulunuyor.. Bunun neresi yanlış?

    Yanıtla (0) (0)
  • ahmet / 03 Haziran 2012 07:32

    ülke olarak bu terör şebekelerine verdiğimiz destek ve suriye halkı yandaşlığımız da yönlendirmeli bir anlamsızlıktan öte değildir .anlamadığım şey dünyada 82 hama olaylarından sonra abd ve israilin öldürdüğü 10-15 milyon mazlum hakkında ne bir yazı yazdınız ne bir açıklama yaptınız hatta ıraka atılan her bombayı taşıyan uçak bizim toprağımızdan havalandı o zaman neredeydiniz şu anda bahreyn , yemen ve suud da öldürülen insanlar sizin için hiç bir şey ifade etmiyor mu .suud yönetimi veya zamanında tağut diye itham ettiğiniz yönetimler islam olduda bizim mi haberimiz yok siz mi onlara benzediniz ki hedef birlikteliğiniz var.
    son olarak sayın yazar el-cezire(abd destekli katar tv)el-arabiya (suud),bbc,cnn kaynaklı haberlere dayanıyorsun demekki bunlara fasık olarak bile bakmıyorsun ki haberlerini araştırmıyorsun ya da hucurat 6. ayetten haberin yok

    Yanıtla (0) (0)
  • ahmet / 03 Haziran 2012 07:31

    s.a
    cesaretiniz varsa bizim de yorumları yayınlayın.

    sayın yazarın yazısını okudum ben suriye ve gerçeklerini bilen birisi olarak rahatlıkla diyebilirim ki olayların hiç birisi yazarın anlattıkları gibi değildir.
    82 de cereyan eden hama olaylarında yine günümüzde olduğu gibi kendisine muhalif denen gruplar said havva liderliğinde hafız esada karşı bir direniş başlattıklarını söyleyerek hafızın askeri okuluna saldırdılar ve hafız bir kurşun bile atmadan yüzlerce askerini vahşice öldürdüler .akabinde hiç isyandan haberi bile olmayan hama ya sığınarak direniş başlatmış oldular tabi işler zorlaşınca direnişi başlatan ekipler kaçarak saddama sığındılar .halbu ki baas rejimine isyan etmişlerdi yine gidip baas a sığındılar ve saddama islam kahramanı demelere kadar vardı olay ,suriye baası kötüydü ama ırak baası temizdi onlara göre.

    şu anki yapılanma da o zaman ki yapılanmadan pek farklı değil, ki onların devamı durumunda olup zaten abd ve israil ile olan bağlarını da bilmeyen yok .iranı bir kenara bırakırsak bile temiz ve müslüman türk halkı da bu terör odaklarına destek vememiştir.
    suriye içinde halkın bunlara bakış açısı da son derece nefret ve kin iledir toplamda 22-23 milyon nufusa sahip suriye de bunları destekleyen 5-10 bin kişi bile bulunamaz ki dış destekle ve yabancı askerler ile beraber hareket etmeleri ve onların suriye de yakalanmış olmaları bunun en büyük kanıtı olmakla beraber suriye halkının esada destek gösterilerine milyonlar halinde katılmasının yanı sıra bunların sivil hiç bir gösteri tertipleyememesi bunun en büyük kanıtıdır.suriyeye gidin olamdı sınırımıza hataya kilise gidin bu durumu açıkca göreceksiniz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali Osman / 02 Haziran 2012 08:29

    s.a. Mustafa abimizin kalemine sağlık. Tevhidi Müslümanların büyük çoğunluğunun duygularına tercüman olmuş. İran'ın kalbizmizde açtığı yara gitgide büyüyor. Kapanırmı?? Bu dakikadan sonra çok zor gibi görünüyor. ALLAH Suriyede acı çeken kardeşlerimizin yardımcısı olsun. tez zamanda zafer nasip etsin onlara inşallah.Selam ve dua ile.

    Yanıtla (0) (0)
  • Salih / 01 Haziran 2012 20:02

    Sevgili kardeşim kronolojik bir seyirle meseleyi tek taraflı değerlendirmişsiniz. İran hakkındaki olumlu bakışlarınız tamamen duyup okuduklarınızla ilişkilendirilmiş. Şu anda geldiğiniz nokta da aynı metodun sonucu. Oysa insan ömrünün çok kısa oluşu gerçeğiyle,aldığımız bazı kararların uhrevi sorumluluğunu da sırtımıza yüklemiş oluyoruz. Kanaatiniz İranın ve merhum Humeyninin yanlış yaptıkları yönünde. Bu günler merhumun vefat yıldönümü. Bunu da vesile kılarak,İran büyükelçiliği veya konsolosluğundaki ilgili kişilerle, olumsuz baktığınız konuları müteala etmeniz size bir şey kaybettirmez. Aksine doğru yöntemi tercih etmekle daha sağlıklı değerlendirmeler yapmış olursunuz,hemde kaynağından belgesel verilerinizde elinizde olur. Allaha emanet olunuz.

    Yanıtla (0) (0)
  • mnuh / 01 Haziran 2012 18:48

    ...al benden de o kadar...

    Yanıtla (0) (0)