1. YAZARLAR

  2. Yıldıray Oğur

  3. Yumurtanın kısa hikâyesi
Yıldıray Oğur

Yıldıray Oğur

Yazarın Tüm Yazıları >

Yumurtanın kısa hikâyesi

14 Aralık 2010 Salı 13:33A+A-

Bir varmış bir yokmuş.

Evlerden uzak diyarlarda olsun Perinçsizler ve Kerinçekler varmış. (Yoksa tam tersi miydi?) Şimdilerde tarihin akışını değiştirecek, içinden devrim çıkacak muamelesi yapılan sürpriz yumurtalar onların elindeymiş.

İnsan hakları, demokrasi, Kürt meselesi, Ermeni katliamı gibi konuların konuşulduğu toplantıları basıyor, mahkeme önlerinde hoşlanmadıkları insanların kafasına yumurta atarak demokratik haklarını kullanıyorlarmış.

Gençmişler, heyecan doluymuşlar. Seslerini duyurmak istiyor ama kimse onları dinlemiyor kimse onları anlamıyormuş.

Eylül 2005’te Bilgi Üniversitesi’nde yapılan Ermeni Konferansı’nın çıkışında çevresini saran polisleri “Burası Türkiye. Beni korumayın. Tek başıma Taksim’e yürüyeceğim, oradan da evime gideceğim. Yumurta atarlarsa atsınlar” diyerek atlattıktan sonra tek başına yürüyen 80 yaşındaki Erdal İnönü’ye yumurta ve domates attıklarında bile kimse dönüp onlara “peki ne istiyorsunuz” diye sormamış. (Aynı toplantının girişinde sırtına iki yumurta isabet eden Cengiz Çandar domateslerden son anda Siyasal’daki yumurtalı saldırısından sonra övündüğü eski eylemci çevikliği sayesinde kurtulmuş.)

Yumurta bu. Oturduğu yerde durur mu? Aralık 2005’te bu demokratik haklarını kullananların elinde “Türkiye’de 30 bin Kürt öldürülmüştür. Bir milyon da Ermeni” dediği için 301’den Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Orhan Pamuk’a doğru fırlamış.

Bir Yıldırım Türkerleri yokmuş ki dertlerini yazsın. Hâlbuki bu yumurtalı eylemciler de “Muktedirlerin tarih boyunca ‘masum-sıradan-iyi’ vatandaş tanımıyla zapturapt altına almış olduğu bir toplumda sözlerini dolaşıma sokabilmek, ‘görünür’ olmak istiyorlar”mış meğer.

O yüzden 6 Haziran 2006’da Sultanahmet Adliyesi’nde yargılanan Perihan Mağden’i protesto için de görünür olmuşlar. TESEV’in göç toplantısında da...

Levent Temiz ve öğrenci arkadaşlarını yandaş medya, iktidar yalakaları hemen “gelişmemiş, Kemalist, şiddet kullanan, gerici” diye marjinalize etmeye çalışmış.

Ama yılmamışlar. Demokratik haklarını o kadar kullanmışlar ki insanlar sokağa çıkamaz, toplantılara katılamaz olmuş. Nobel ödüllü yazar ülkeyi terk etmek zorunda kalmış..

Sonra bu yumurtacılar Şişli’deki Hrant Dink mahkemelerinde demokratik haklarını kullanmaya başlamışlar. Veli Küçük sadece demokratik haklarını kullanmak için duruşmaya gelmiş, sessizce oturup çıkmış. Sonra da demokratik hakkını kullanmak kesememeye başlamış bunları ve...

Biz bu yumurtaların 2007’de yere düşüp kırıldığını zannediyorduk.

Hâlbuki o yere düşüp kırıldığını zannettiğimiz yumurtaların içinden bir civciv çıkmış, beş yılda serpilmiş, besili bir tavuk olmuş. Ve yeniden yumurtlamaya başlamış.

Yeni mahsul yumurtalar 80 yaşındaki Erdal İnönü’den sonra 80 yaşındaki Adalet Ağaoğlu’na atılmış önce... Sonra Osman Can’a, Şenol Karakaş’a, Haşim Kılıç’a, Burhan Kuzu’ya, Roni’ye... Yumurta atanlar değişmiş ama yumurtanın menzilinde olanlar değişmemiş. Sokağa çıkmamaya, üniversitelere gidememeye mahkûm olanlar değişmemiş.

Hem de bu kez sokakta, eylemde değil herkesin oturup karşılıklı konuşmak üzere zımni bir anlaşmayla biraraya geldiği varsayılan kapalı toplantılarda, konferanslarda...

Ama bu yumurtalar beş yıl önceki yumurtalardan değilmiş meğersen.

Bunlar başka türlü bir yumurtaymış. Tavuklar başka türlü özene bezene yumurtlamış bunları. Öyle herkesin kafasına nasip olmazmış. Demokrasinin gereğiymiş. Atan da yiyen de şerefliymiş. Atanı anlamamız gereken insan, yiyeni susup nerede hata yaptığını düşünmesi gereken kişi haline getiren sürpriz yumurtalarmış bunlar.

E böyle olunca da beş yıl önce yumurta yiyenler tarafında olanlar, bu kez yumurta atanlar tarafına geçmiş. Beş yıl önce Yasin Hayal yumurta yiyenlere “Akıllı olun” diye bağırıyormuş, beş yıl sonra Yıldırım Türker yumurta yeme ihtimali olanlara “Aklınızı başınıza alın” diye...

Hikâyenin sonu mu? Gökten düşmüş üç yumurta.

Biri yumurta atmayı bile meşrulaştıracak bir sağcı refleksle copun adaletini savunan hükümetin, diğeri yumurta içinden devrim çıkacağını zanneden öfkeli solcuların, sonuncusu da birkaç yıl önce yumurtanın nasıl kurşuna dönüştüğüne gün be gün şahit olmamış gibi yumurtadan demokratik hak çıkarmaya çalışan kinder demokratlarının kafasına...

TARAF

YAZIYA YORUM KAT